Bebeklikte Duyu ve Algılar

Ce-ee oynayarak güldürdüğümüz, eşyayı arkamıza saklayınca o eşyayı unutan bebeklerin bu sevimli saflığının sebebi nedir? Bebeklerin algısal sürekliliği, saklı nesne algısı, derinlik algısı gibi görsel fonksiyonları yetişkinlere kıyasla daha az gelişmiştir. Bu durum onların dünyayı algılayış biçimlerini de değiştirmektedir.

Ellerimizle yüzümüzü kapatıp açtığımız ce-ee oyununu oynadığımızda bebeklerin bundan nasıl keyif aldığını ve kahkahalarla güldüğünü biliriz. Peki hiç düşündünüz mü, bize göre çok saçma olan, çocuklar için de büyüdükten sonra saçma gelmeye başlayan, bu oyun bebekleri niçin bu kadar eğlendiriyor? Bebeklerin duyu ve algıları yetişkinlerden farklıdır. Duyu, duyu organlarıyla alınan ve işlenen verilerdir. Koku almak, duymak, tad almak gibi. Algılamak ise hissedilenin yorumlanmasıdır. Kulağa gelen sesin müzik ya da gürültü olarak yorumlanabilmesi ya da bakmakla görmek arasındaki fark gibi. Bebekler için bu duyulardaki farklılıklar algıda da farklılığa yol açıyor. Şimdi bu duyu ve algılara bir bakalım.

 Görsellik

 Görsel Keskinlik ve İnsan Yüzü

Görsel gelişim doğumdan sonra devam ettiğinden  yenidoğanlar gelişmiş insanlar gibi göremez. 6 metre ötedeki bir nesne, bir yenidoğana, normal görüşlü bir yetişkine 74 metredeki bir cismin netliği kadar netlikte gözükür. Yeni doğanlar yüzlere oldukça ilgilidirler. İlk 12 saat içerisinde bile annelerinin yüzlerini uzun uzadıya incelerler. İlk 3 ay içerisinde kadın ve erkeği ayırt edebilirler fakat yüzleri tanıyamazlar. 3 aydan 9 aya doğru bebekler dikkatlerini insan yüzüne artan bir şekilde vermeye başlarlar ve geri plandaki dikkat 

çekici uyarılarla daha az ilgilenirler. Aşağıdaki görsel bebeklerin görüşüyle ilgili yapılmış bir bilgisayar sunumu olarak bizi onların perspektifine taşıyor.

Bebeklerin görme duyusunun gelişimi

 Algısal Süreklilik

Algısal süreklilik dünyayı anlama biçimimizde önemli bir nokta. Eğer algısal süreklilik geliştiremeseydik, bir nesnenin önden ve yandan görüntüsünü bağdaştıramayıp ikisini de farklı nesneler olarak kategorize ederdik. Bizde gelişmiş olan bu yetenek bebeklerde ilk başta gelişmemiş oluyor. Algısal sürekliliğin iki türü vardır: Boyut sürekliliği ve şekil sürekliliği.

Uzaktaki nesneler yakındaki nesnelerden daha küçük görünür. Uzaktaki bir at küçük görünse de, biz uzaktaki bir atın yakındaki bir köpekten daha büyük olduğunu biliriz. Peki bebeklerde durum nasıldır? Bebeklerde boyut sürekliliği henüz gelişmediği için onlar dünyayı bizden farklı algılarlar. Yapılan çalışmalar 3 aylık bebeklerin boyut sürekliliği gösterdiğini bulmuştur. Fakat bu yetenek bebeklerde gelişmiş değildir. Yani bir bebek muhtemelen yakındaki köpeğin daha büyük olduğunu düşünecektir. Nesne ilişkileri, gariptir ki, gelişmesi yıllara yayılan süreçlerdir. Boyut sürekliliği yeteneği 10-11 yaşa kadar gelişmeye devam eder.

Bir diğer önemli yeteneğimiz de şekil sürekliliği. Şimdi size yan açıdan bir kalem göstersem ve kalemi iki saniye kaldırıp bu sefer uzunluğunu değil sadece kapağını göreceğiniz şekilde göstersem, ikisinin de aynı kalem olduğunu bilirdiniz değil mi? Bu yeteneğe sahip olmamak hayatı neredeyse yaşanmaz hale getirirdi. Peki bebekler? Boyut sürekliliğinde olduğu gibi, bebeklerde 3 ay civarı şekil sürekliliği oluştuğu biliniyor. Fiğer bir ifade ile 3 aya kadar bebekler, iki farklı açıdan gösterilen kalemin iki farklı nesne olduğunu düşünürler. Dahası, karmaşık şekilli nesneler için şekil sürekliliği daha geç gelişmektedir.

Bebekler ce-ee’ye neden güler?”

Saklı Nesneler

Bebekler ce-ee’ye neden güler? Bunun aslında çok basit ama bir yandan da çok garip bir cevabı var. O da şu ki; elinizle yüzünüzü kapattığınızda bebekler sizin artık orda olmadığınızı zannederler. Ellerinizi açtığınızda da onlar için bir anda ortaya çıkmış olursunuz ve bu olay onları kahkahaya boğar. Zira bebekler saklı nesneleri algılayamazlar. Öremğin, bir bebeğin önüne bir top koyun. Bebek topu gördükten sonra bebekle top arasına topun görünmesini engelleyecek bir nesne koyarsanız bebekler artık topu aramayı bırakırlar. Çünkü topun hala orada olduğunu algılayamazlar. Bebeklerin uzak durması gereken nesneleri onlara yapışıp oynamak istediklerinde ellerinden hemen çekip alırız ve değerli eşyayı ve “aa gittii” deyip arkamıza saklarız. Bebekler de aramayı bırakıp diğer nesnelere yönelirler. Tabii bu küçük oyunla bebekleri bir süre kandırabiliriz. Bebekler 2 ay civarı saklı nesneyi algılamaya başlarlar. Hareketli nesneler için ise 3-5 ay civarı farkındalık gelişir ve 5-9 ay civarı ise bu yetenek artık neredeyse tam olarak kazanılmıştır.

Bebeklerin elinden hemen kaparız değerli eşyayı ve “aa gittii” der arkamıza saklarız. Bebekler de aramayı bırakıp diğer nesnelere yönelirler.”

Derinlik Algısı

Eleanor Gibson ve Richard Walk, 1960 yılında bir deney yaptılar. Amaçları, bebeklerin derinliği fark edip etmediğini öğrenmekti. Bunun için bir kısmı sığ ve bir kısmı derin bir yüzey oluşturdular ve üstüne cam yerleştirdiler. Görsel Uçurum deneyinde, sığ yüzeye konulan bebekler anneleri tarafından uçurum tarafına gelmeye ikna edilmeye çalışıldı. Fakat bebekler uçurum tarafına emeklemediler. Bu deney 6-12 aylık bebeklere uygulandı fakat daha küçük bebekler emekleyemedikleri için onların derinlik algısını bilmek zordu. Bunun yerine, 2-4 aylık bebekleri uçurumun sığ yerine değil de, derin yerine koydular. Bu koşulda bebeklerin kalp atışlarının hızlandığını tespit ettiler. Araştırmacıların, bebeklerin derinliği ne zaman algılamaya başladıklarını tam olarak bilmemelerine rağmen, bebeklerin 3-4 aylık olunca derinlik konusunda iki gözün verdiği ipuçlarını kullanma yeteneğini geliştirdiğini biliyoruz

Görsel uçurum deneyi, 1960

Diğer Duyular

Görme duyusu geç gelişirken bazı duyular anne karnında gelişmeye başlar.Örneğin bebeklerde işitme, anne karnında son iki ayda başlar. Yenidoğanlar yetişkinlere kıyasla kısık sesleri zor duyarlar ve 6. aydan itibaren sesin geldiği yönü bulabilirler. 

İki psikolog, bebeğe anne karnındayken Şapkadaki Kedi hikayesi anlatılırsa, doğduktan sonra bebeğin aynı hikâyeyi dinlemeyi tercih edip etmeyeceklerini öğrenmek istemişlerdir. Hamileliklerinin son aylarında olan 16 kadın, karınlarındaki bebeklerine Şapkadaki Kedi hikayesini okudu. Doğumdan sonra da anneler bebeklere, Şapkadaki Kedi ve daha önce okunmamış Kral, Fare ve Peynir hikayelerini okudu. Bebeklerin Şapkadaki Kedi hikayesini dinlerken emziklerini hikayeyi tanır biçimde, diğer hikayeyi dinlerken emdiklerinden farklı şekilde emdikleri fark edildi. Bu çalışma sadece anne karnındaki işitme kabiliyetini değil, aynı zamanda dikkatin de anne karnında gelişmeye başladığını gösteriyor.

Dokunma duyusu en erken gelişen duyulardandır. Parmağımızı bebeğin avucuna değdirdiğimizde elini kapatır, ya da yanağına değdirdiğimizde meme aramaya yönlenir. Bebekler hissederler, acı duyarlar. Fakat bunu belki de hala bilmeyen insanlar var. Maalesef bu konuda bilinen yanlışlar birçok bebeğin acı çekmesine sebep oldu. Erkenden sünnet edildiğinde bebeklerin acı duymayacağına olan bir inanç, beraberinde anestezisiz sünnetleri getirdi. Ama ne acıdır ki, bütün o bebekler acı çekiyorlardı.

 

Beslenme, bir yenidoğan için hayati bir unsurdur. Bu sebeptendir ki yenidoğanların koku ve tat duyuları gelişmiş olur. Koku duyusu, yenidoğanın sütü bulması için önemli bir yere sahiptir. Fakat Yenidoğanların süt kokusunu tanımaları bir iki günü bulmaktadır. Aynı zamanda yenidoğanlar kokuları ayırabilirler. Hoşlanmadıkları kokulara yüz ifadeleriyle tepki verebilirler. Koku gibi, tad duyusu da gelişmiştir. Tad tomurcukları henüz anne karnındayken oluşur. Bir araştırmada, henüz 2 saatlik bebeklere acı, ekşi, şekerli şeyler tattırıldığında bebeklerin değişik yüz ifadeleri sergiledikleri bulunmuştur.

 Bebekler genel kanıya göre aslında daha fazla duyu gücüne sahiptir. Dünyaya görsellik konusunda oldukça yetersiz olarak gelirken, diğer duyuları hayatta kalabilmeleri için oldukça gelişmiştir. Bize düşense, temasa ihtiyaç duyan bebeklerimizi bol dokunsal temasla sevmek ve hayatı onlara anlaşılır kılabilmek için onlarla bol bol konuşarak onlara anlatmaktır.

 

Kaynakça:

Santrock, J. W. (2020). Yaşam Boyu Gelişim Gelişim Psikolojisi (G. Yüksel, Çev). Ankara: Nobel.

Leave a Reply

Your email address will not be published.