Uyku ve Biyolojik Ritimler

Neden uyuruz? Biz REM uykusunda rüya görürken aynı zamanda beynimiz zihinsel fonksiyonlarımızın onarımını sağlar. Örneğin uykusuz araba kullanmak, alkollü araba kullanmak kadar tehlikelidir. Uykunun bilinmeyen önemi ve hayatımızdaki rolünü öğrenmek sağlık açısından oldukça önemlidir.

Neden uyuruz? Hayatımızın neredeyse üçte birini uyuyarak geçiriyoruz. Peki uyumak bize ne kazandırıyor? Geceleri uyumamayı marifet bilen sonra da okul sıralarında uyuklayan gençlerimiz bir bilselerdi uykunun ne kadar önemli olduğunu… Uyku, insanların ve hayvanların temel ihtiyaçlarından biri olan biyolojik bir süreç ve yaşayabileceğimiz en ısrarcı itici güçlerden biri. Tüm memeliler ve kuşlar, hatta sürüngenler de, uyurlar. Balıklar ve amfibiler ise uyku denilebilecek sessiz dönemlere girerler. Fakat uyku sırasında yaşanan kas felci, kesin bir REM uykusu, EEG uyumsuzluk belirtileri ve hızlı göz hareketleri sadece sıcak kanlı omurgalılarda görülür. Bu terimler şu an yabancı görünse de yazının devamında hepsinden bahsedeceğiz.

Hayatımızın neredeyse üçte birini uyuyarak geçiriyoruz. Peki uyumak bize ne kazandırıyor?”

Biyolojik Ritimler

İnsanlar periyodik biyolojik değişimler yaşarlar. Vücudumuz; gece, gündüz gibi çevresel faktörleri değerlendirerek kendi içerisinde bir düzen kurar. Belli saatlerde uykumuz gelir, sabahları genelde aynı saatlerde uyanırız, belli zamanlarda acıkırız… İşte buna biyolojik saat denir. Hatta kadınlar için söylenen “biyolojik saati işliyor” deyimi, kadının yaratılış gereği gebe kalabilme özelliğinin, belli bir yaşa geldikten sonra, vücudu tarafından bir talebe dönüştüğü anlamına gelir. Biyolojik saatler sirkadiyen ritmi üretirler. Sirkadiyen ritim, 24 saat döngülü bir ritimdir. Çevresel uyaranlara göre oluşan biyolojik saatler, çevresel faktörler ortadan kalktığında bile vücut saatinin bir süre daha alıştığı düzende işlemeye devam etmesine sebep olur. Saat farkı çok olan ülkeler arası seyahatlerde ortaya çıkan jet lag denilen durumun sebebi de budur. Jet lag yaşayan kişiler birkaç gün kendilerini yorgun ve bitkin hissedebilirler.

Vücudumuz karanlıkta uyunacağını, aydınlıkta uyanılacağını bilir. Tam da burada önemli bir noktadan bahsetmek gerekiyor. Işık açık uyumak ne kadar doğru? Melatonin hormonu vücudun uykuya geçiş ve uyanış sürecinde rol alan bir hormondur. Karanlık, melatonin hormonunun üretilmesini arttırır. Melatonin hormonunun artması, vücudu uykuya hazırlar. Tam tersi durumda, sabahları havanın aydınlanmasıyla gözlerimize değen ışık, melatonin üretimini azaltır ve uyanmamızı sağlar. Işık açık olduğu sürece beyin bunun farkında olacaktır. Kendini karanlıkta uyumaya ayarlamış beynimiz, ışık açık olduğunda yeterli kalitede bir uyku durumu yaşayamayacaktır.

Neden Uyuruz?

 Neden uyuruz? Bu sorunun tek bir cevabı yok, birkaç farklı teori var. Uyku insanın en savunmasız olduğu andır. Bu yüzden eski insanlar yaşadıkları yaban hayatı şartlarında uyurlarsa ölümle karşılaşma ihtimalleri artacaktı. Bu durum doğal seleksiyon olarak yorumlanmış. Ya öleceksin, ya da uykunun seni ölüme sürüklemeyeceği bir gelişmişlik seviyesine evrileceksin.

Evrimsel Teoriye göre, hayvanlar uyku sırasında uzun zaman hareketsiz kaldıkları için düşmanları tarafından da daha az dikkat çekici hale geleceklerdir. Evrim Teorisi, bebeklerin uzun süreli uykularının da bakıcılarını fazla yormamak için olduğunu ve bu durumun hayatta kalma şanslarını arttırdığını söylüyor. Ama uykunun bu kadar basit bir şey olmadığı aşikar. Uyku Onarım ve Restorasyon Teorisi ise uykularla ilgili biyolojik sebeplere değiniyor. Bu teoriye göre REM uykusu zihinsel yetenekleri onarmayla sorumluyken, NREM uykusu biyolojik fonksiyonların onarımını üstlenir. Bir diğer teori ise Uyku Bilgi Konsolidasyonu Teorisi. Bu teori bilimsel araştırmalar dayanır. Uykunun, bireylerin gün içerisinde edindikleri bilgileri işlemek ve beyni ertesi güne hazırlamayı sağladığını öne sürer.

Uyku Evreleri

Uyku beş evrelidir. 1, 2, 3 ve 4. evreler hızlı göz hareketlerinin olmadığı NREM uykusu olarak adlandırılır. Hızlı göz hareketlerinin olduğu evre ise REM uykusudur. Uyku esnasında bu evreler sırayla yaşanır. Beş evrenin tamamlanması 1 uyku döngüsünün tamamlanması demektir ve bu döngü yaklaşık 90-110 dakika sürer. Gece boyu döngü tekrarlanır. Uykunun başlarındaki döngülerde derin uyku süreçleri daha fazlayken, gece ilerledikçe REM uyku süreçleri daha uzun hale gelir. Peki ne işe yarıyor bu evreler?

Uyumak üzereyken düşüyor gibi irkilip aniden uyandığınız olmuştur. Bu, uykunun ilk evrelerinde uykunun çok hafif olmasından kaynaklanmaktadır. Uyanıkken beyin tarafından küçük ve hızlı beta dalgaları üretilir. Daha sonrasında, beyin dinlenmeye başladığında alfa dalgaları denilen daha yavaş dalgalar üretilir.  Uykuya dalarken oluşan düşme hissiyle ilgili farklı teoriler var. En bilinen teorilerden biri, bu durumun bir koruyucu refleks olduğu. Bu görüşe göre beyin, uykuya geçiş sırasında oluşan kas gevşemesini vücudun gerçekten düştüğü şekilde algılıyor.

Yetişkin bireyin uyku evrelerindeki beyin dalgaları

Uykunun 1. evresine teta dalgaları hakimdir. Kas hareketleri yavaşlar, göz yavaşça hareket eder. Daha sonra 2. evre gelir. Burada herhangi bir teta dalgası veya göz hareketi olmaz. 3. ve 4. evreler ise delta dalgalarının hakim olduğu derin uyku evreleridir. Uykunun bu evrelerinde insanları uyandırmak oldukça zordur. Derin uyku sırasında hiçbir göz hareketi veya kas aktivitesi oluşmaz ve yatak ıslatma, uykuda yürüme ve gece korkusu bu zamanda gerçekleşir. Uykunun bu kısmı yavaş dalga uykusu olarak tanımlanıyor. Yavaş dalga uykusunun temel fonksiyonunun, beynin dinlenmesine izin vermek olduğu düşünülüyor. Uyku yoksunluğu çalışmaları, uykunun restoratif etkilerinin beyin için vücudun geri kalanından daha önemli olduğunu göstermektedir.

 Uykunun NREM olan 4 evresinden sonra, REM uykusuna gireriz. REM uykusu sırasında beyin beta dalgaları üretmeye başlar, yani uyanıkken ürettiği dalgaları! Beyin aktivitelerini uyku sırasında böylesine hızlandıran şey ne olabilir? Tabi ki rüyalar! REM uykusunda rüya görürüz. Eğer biraz izlerseniz, uyuyan birinin gözlerinin hızlıca hareket ettiğini fark edebilirsiniz. Çünkü rüyada gördüğümüz şeyleri gerçek hayatta olduğu gibi takip ederiz. Rüyaları yaşarız. Biz rüyaları yaşarken, bedenimiz de aktif olma eğilimi gösterir. Fakat uyku sırasındaki kas ketlemesi sayesinde rüya görürken hareket etmeyiz. Rüya gördüğü sırada hareket ederek bazı kazalar yaşayan insanlar da vardır. Bu bir bozukluktur ve buna REM uyku davranış bozukluğu denir. Bu insanlar rüyada kas ketlemesini yeterli derecede gerçekleştiremezler.

Rüyalar

Uykumuzdan çaldığımız vakitler borç yazılır. REM’den yoksun kalınınca, beyin bu eksikliği sonraki günlerde daha çok uyuyarak kapatmaya çalışır. William Dement, Amerikalı uyku araştırmacısı, denekleri REM uykularından alıkoyduğu araştırmalar yapmıştır. Rüya yoksunluğu çeken deneklerde anksiyete, sinirlilik, konsantrasyonda zorluk görülmüştür.

Uykumuzdan çaldığımız vakitler borç yazılır.”

Uykunun öğrenme üzerinde de önemli bir etkisi vardır. REM evresinde beynimizde yoğun bir asetilkolin salgılanması gerçekleşir. Asetilkolin; hafıza oluşumu, düşünce süreçleri, odaklanma gibi işlevlerde görev alır. Uyku aynı zamanda uzun süreli hafızaların birleştirilmesine yardımcı olur. Uykunun öğrenme üzerindeki bu büyük etkisini öğrendikten sonra birçok insanın aklına şu soru gelebilir: Uyurken yeni bir dil öğrenebilir miyim? Bazı dizi ve filmlerde, uyurken yabancı kanalları dinleyen birinin bir sabah o dili biliyor halde uyandığını görmüşsünüzdür. Böyle bir şey şimdilik mümkün olmasa da, o dile aşinalık kazanmak ve öğrenmede kolaylık yaşamak mümkündür.

Uyurken yeni bir dil öğrenebilir miyim?”

Kaynakça:

Barnes, J. Temel Biyolojik Psikoloji (A. Altındağ ve S. Erdoğan, Çev). Ankara: Nobel

Dement, W. (1960, Haziran). “The Effect of Dream Deprivation”. Science, 131, 3415, 1705- 1707.

Hürriyet

Leave a Reply

Your email address will not be published.