İslam’da Anikonizm ve Bizans İkonoklazmı

İslam’da ilahi varlıklara olduğu gibi canlıların tasvirine de belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Tarih boyunca defalarca masaya yatırılan bu meseleye sanat tarihçisi Titus Burckhardt, Bizans ikonoklazmı ile karşılaştırmalı olarak oldukça dikkat çekici bir biçimde yaklaşmaktadır.

Gelenekselci ekolün önde gelen temsilcilerinden biri olan Titus Burckhardt İslam sanatsal birikimini muazzam bütünlüğü içerisinde kavramış, getirdiği özgün yorumlar ve kurduğu sıradışı bağlantılar sayesinde İslam sanatının yeni bir boyutu açığa çıkmıştır. Bugün bu alanda irdelenecek herhangi bir mevzuda onun tespitleri yol gösteren/aydınlatan hükmündedir. Hemen tüm sanatseverleri meşgul eden tasvir kısıtlaması diğer bir adıyla anikonizm ve getirilen bu sınırın ne şekilde anlaşılıp sanat eserine yansıtılması sorusu da Burckhardt tarafından incelenmiştir. Burckhardt, tevhid inancının pratik sanatta hayat bulması olarak yorumladığı anikonizmi iki temel sebeple ilişkilendirir: Tasvirin belirli ölçülerde sınırlandırılmasıyla tanrıyla etkileşimi sürdürmek amacıyla temsillerinin üretilmesi ve aracılar tayin edilmesinin önlenmesi hedeflenmiştir. 

Putperestliğe karşı alınan tedbirin yanı sıra Tanrı ve melek gibi ilahi varlıkların figürleştirilmesi “Allah, Âdem’i kendi suretinde yarattı” (Buhari, İstizan 1; Müslim, Bir 115) mealindeki hadis-i şerifin bir neticesi olarak da uygun görülmemiştir. Özellikle peygamberler ve önde gelen din insanlarında bu husus daha da belirgin hale gelecektir. Ancak tanrısal olanı salt madde düzeyinde anlayabilme imkanı bulunmaz. O halde her canlıda bulunan ilahi sırra duyulan hürmete binaen tasvir İslam’da rağbet görmemiştir denilebilir. 

Putperestliğe karşı alınan tedbirin yanı sıra Tanrı ve melek gibi ilahi varlıkların figürleştirilmesi “Allah, Âdem’i kendi suretinde yarattı” (Buhari, İstizan 1; Müslim, Bir 115) mealindeki hadis-i şerifin bir neticesi olarak da uygun görülmemiştir.”

İslam tarafından çizilen tüm bu sınırlar figüratif resmin topyekün reddi olarak anlaşıldığı gibi, bazı kesimler üç boyutlu olmayan, gölge ve ışık oyunlarıyla doğallaştırılmamış resimlerin İslam’la uzlaştığı görüşüne varmışlardır. Burckhardt İslam’ın kanunları göz önünde bulundurularak figüratif sanatta ilerleme kaydedilebileceğini ancak oluşacak birikimin çevresel bir rolden fazlasını elde edemeyeceğini savunur. 

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın eli, yüzü ve arşta istiva ettiğine dair kullanılan antropomorfik ifadelere rağmen tasvire getirilen bu kısıtlamalar kafalarda soru işareti oluşturabilir. Genel kanının aksine Burckhardt’a göre kutsal bir sanat resimle özdeşleşmiş olmak zorunda değildir, gerçekten kutsal bir sanat insana boşluk tanımalı ve tefekküre yönlendirmelidir. İslam etkisinde ortaya konulan sanat eserlerinde gözlemlenen uçsuz bucaksız süslemelerin insana verdiği sonsuzluk hissi bu durumu destekler niteliktedir. Tezhip, geometrik desenler ve ebru başta olmak üzere sanatçının elinden çıkan soyutluk, üzerine işlendiği kağıdın ya da duvarın sınırlarını aşıp tefekkür için tanınan boşlukta süzülürler.  

Genel kanının aksine Burckhardt’a göre kutsal bir sanat resimle özdeşleşmiş olmak zorunda değildir, gerçekten kutsal bir sanat insana boşluk tanımalı ve tefekküre yönlendirmelidir.”

Mescid-i Şah, İsfahan Soyutluğun sunduğu sonsuzluk

Burckhardt, İslamdaki anikonizmi daha iyi anlamak adına Hristiyan dünyasının resim ve imgelere karşı nasıl bir tutum sergilediğini göz önünde bulundurmanın önemini not eder. 8. Yüzyıl Bizansı’na gelindiğinde Roma paganizminden kalan ikonlara tapma geleneği İslamın ve Yahudiliğin ikonlara ve tasvirlere karşı tutumunun etkisi altında yeniden değerlendirilmiş, tartışmalar zuhur etmiştir. İkinci İznik Konsilinde lanetleninceye kadar, Bizans İmparatoru III. Leon döneminden itibaren ilk evresi yaklaşık yarım asır süren ikonoklazm benimsenmiştir. Dünyanın her yerinden kilise temsilcilerinin katıldığı ve Hristiyan inanç sisteminin yeni gelişmeler ışığında ele alındığı Ekümenik konsillerin yedincisinde (İkinci İznik Konsili) alınan karara göre; Tanrı insan elinden çıkacak herhangi bir temsil veya tasvirden uzaktır, ancak İsa Mesih’in suretinde tanrıya ibadet edilebilir. Burada kullanılan ikonoklazm tabiri tahrip içerir, anikonizmin böyle bir önerisi yoktur. Burckhardt’a göre anikonizm manevi anlamda olumlu bir öze sahiptir. Bu sebeple İslam anikonizmi ve Bizans ikonoklazmı farklılık arz eder.

Bizans ikonoklazmı, İsa tasvirinin kırılması

Bir özet niteliğindeki bu yazımızda bilhassa Burckhardt’ın altını çizdiği noktaların üzerinde durmaya özen gösterdik. Mevzuu muhakkak ki daha derin ve geniştir. Titus Burckhardt, diğer adıyla İbrahim İzzeddin, İslam Sanatı isimli eserinde tasvir meselesi dahil bu minvalde birçok meseleyi irdelemiştir. Konuyla ilgili daha derinlikli araştırma yapmak isteyenler bu kitaba başvurabilir.

Kaynakça:

traditionalhikma

 

Leave a Reply

Your email address will not be published.