Milgram’ın İtaat Deneyleri

Sınırlarınızın ne kadar ötesine gidebilirsiniz? Bir olayın sonuçlarından sorumlu olmadığınızı bilseydiniz ne kadar acımasız olabilirdiniz? Milgram’ın düzenlediği İtaat deneyleri bizi sınırlarımızın ne kadar ötesine gidebileceğimiz hakkında düşünmeye sevk ediyor.

İtaat Deneyleri, Temmuz 1961 yılında Stanley Milgram adında bir sosyal psikolog tarafından düzenlenmiştir. Deney, Yale Üniversite’sinde özel olarak hazırlanan bir bölümde gerçekleştirilmiştir. Milgram bu deneyi Zararsız bir insan kendisi gibi bir insana acı çektirmede ne kadar ileri gidebilir? sorusuna cevap bulmak için tasarlamıştır.

Milgram’ın bu deneyi gerçekleştirmesinin amacı katılımcıların kişisel inanç ve ahlak değerleriyle örtüşmeyen talimatlara itaat etmekte ne kadar ileri gidebileceklerini araştırmaktır. “Stanley Milgram’ın itaat deneyleri, otoriteyi anlamaya yönelik sosyokültürel oluşumları da dikkate alan son derece etkili ve aynı zamanda tartışmalı sosyal psikoloji temelli deneylerdir ve durumsal uyma davranışını ölçmeyi amaçlar.” Bununla birlikte aynı zamanda kimseye zararı olmayan bir insanın, kendisi gibi bir insana zulmetmekte ve acı çektirmekte ne kadar ileri gidebileceği sorusuna cevap bulmak istemiştir. “Stanley Milgram da Nazi deneyiminden yola çıkıp, insanlar neden itaat eder sorusuna cevap arar.” Örneğin askerleri düşünecek olursak, birçok asker kendisini komutanından gelen talimatları uygulamak zorunda hissedecektir. Komutanı suç işlememiş, kimseye zarar vermeyen bir insanı öldürmesini istediğinde tereddüte düşenler olsa da büyük ihtimalle askerlerin büyük bir çoğunluğu otorite figürüne itaat ederek o kişiyi öldürecektir. Milgram’ın gerçekleştirdiği deneylerden çıkardığı sonuç yani otoriteye itaat etmenin örnekleri bunun gibi birçok yerde görülmektedir.

 

SONUÇLARDAN SORUMLU DEĞİLİM O HALDE YAPARIM!

İtaatin getirdiği zorluklar

Milgram’ın İtaat Deneylerinde katılımcılar gazete ilanı ile bulunmuştur ve katılımcılarda herhangi bir özellik aranmamaktadır. Katılımcılar 20-50 yaş arasında sıradan insanlardan oluşmaktadır. Fakat sadece ilk deney için katılımcıların hepsi erkeklerden seçilmiştir. Katılımcılara rollerin verilmesi ise kura ile belirlenmiştir.

Milgram’ın İtaat Deneyleri iki kişiden birinin diğerine kelime çiftlerinden oluşan bir listeyi öğretmesini ve diğerinin yaptığı hataları artan gerilimde elektrik şokları vererek cezalandırmasını gerektirir. Deney; öğrenci, öğretmen ve deneyciden oluşmaktadır. Deneyci, otoriteyi temsil etmektedir ve emirleri veren taraftır. Öğretmen, deneği temsil etmektedir ve otoriteden gelen emirleri uygulayan taraftır. Öğrenci ise öğretmenden gelen uyarılara maruz kalan kişidir. Öğrenci rolünde olan kişiye aynı zamanda işbirlikçi denilmektedir. İşbirlikçi denilmesinin sebebi; öğrenci rolünde olan kişi, deneyi düzenleyen deneyci tarafından önceden bilgilendirilmiştir. Öğrencinin asıl görevi öğretmenden gelen uyarılara maruz kalmak değil öğretmene yani deneğe rol yapmaktır. Fakat bu durumdan öğretmenin haberi yoktur. “Deneyde işbirlikçi olarak yer alan öğrenci sık sık yanlış cevaplar verir. Denekler, yanlış cevaplar karşısında işbirlikçi öğrenciye şok verirler; aslında gerçekte öğrenciye hiçbir şekilde şok verilmemektedir. Şok makinesine bağlı kayıt cihazı ile verilen şok miktarına göre önceden kaydedilmiş çığlık sesleri mevcuttur ve denekler şok verdikçe bunları duymaktadırlar.” Öğretmenden, elektro şok makinesine bağlı olan öğrenciye elindeki kağıttan sorular sormasını, yanlış cevapta öğrenciye elektrik şoku vermesini ve her yanlış cevapta bu şok voltajını 15 volt artırması istenmektedir. Öğretmen her voltajı arttırdığında öğrenciden duyduğu sızlanma, homurdanma ve acı çığlıklar önceden kaydedilmiş bir teypten çalmaktadır. Öğretmen düğmeye her bastığında ışık patlar, aktarım düğmesi çıtlar ve bir elektrik cızırtısı sesi gelmektedir.

Deney ilk defa uygulandığında, erkeklerden kağıdında öğrenci yazan kişi bitişik odaya alınır. Diğer erkeğe ise öğretmen rolü verilir. Öğretmene örnek olarak hafif bir elektrik şoku verilir ve sonrasında deneyci öğrenciyi sandalyeye bağlar ve bileklerine elektrot bağlanır. Deneyci öğrenciye bu işlemleri yaparken öğretmen sadece izler. Öğretmen ve deneyci 15 volttan 450 volta kadar seviyesi olan düğmelerin bulunduğu elektrik şoku jeneratörünün hemen arkasında öğretmenin yer aldığı odaya dönerler. Düğmelerin üstünde Hafif Şok, Çok Güçlü Şok, Tehlike: Ciddi Şok ve benzeri şekilde etiketler bulunmaktadır ve 435 ve 450 voltun düğmelerinin altında XXX yazmaktadır. “Deneklere, öğrenme deneyi bağlamında öğrenci durumundaki kurbana her yanlış yaptığında giderek artırılan elektrik şoku vererek öğrenmede cezanın etkisinin ölçüleceği söylenir. Ceza, hafiften (slight), tehlikeliye (danger) olmak üzere 30 kademeli şekilde bir şok jeneratörü aracılığıyla birçok kez elektrik vermeyi içerir.”

Deneye başlamadan önce deneğe yani öğretmene sonuçlardan sorumlu olmadığı bilgisi verilmektedir. Öğretmen soruları sormaya başladığında öğrenci 75, 90 ve 105 voltta öğrencinin sızlama ve homurdanmasını duyar. 120 volta geldiğinde öğrenci bağırarak canının yandığını söylemektedir. Öğretmen 150 volta geldiğinde öğrenci Beni buradan çıkarın. Deneyde daha fazla yer almak istemiyorum! Devam etmek istemiyorum! diyerek çığlıklar atmaya başlar. 270 volta kadar öğrencinin çığlık sesleri duyulur ve çıkmasına izin verilmesi için ısrar etmeye devam eder. 330 volttan sonra ise sessiz kalır.

Öğretmen 150 volta geldiğinde öğrenci Beni buradan çıkarın. Deneyde daha fazla yer almak istemiyorum! Devam etmek istemiyorum! diyerek çığlıklar atmaya başlar.”

Deneyci rolünü oynayan kişi, şoku vermekte tereddüt eden öğretmene yani deneğe dört sözlü hatırlatıcıyı söyler:

  1. Hatırlatıcı: Lütfen devam edin.
  2. Hatırlatıcı: Deney devam etmenizi gerektiriyor.
  3. Hatırlatıcı: Devam etmeniz kesinlikle gereklidir.
  4. Hatırlatıcı: Başka bir seçeneğiniz yok, devam etmek zorundasınız.

Son uyarı yapıldıktan sonra denek deneye devam etmemek isterse deney sonlandırılmaktadır. Fakat bazı denekler, öğrencinin acı içinde çığlıklarını duyduğu halde otoriteye itaat ederek 450 voltaj uygulamaya kadar çıkmıştır. Deney birçok kez tekrarlanmış fakat sonuç değişmemiştir. “Deney sonucunda 40 denekten 26’sının (yani %65’inin), vicdanlarıyla çatışmalarına rağmen en yüksek volt olan 450’yi uyguladıkları görülmüştür. Katılımcılardan hiçbiri 300 volt öncesi durmamıştır.”

Fakat bazı denekler, öğrencinin acı içinde çığlıklarını duyduğu halde otoriteye itaat ederek 450 voltaj uygulamaya kadar çıkmıştır.”

Deneyin farklı varyasyonları da bulunmaktadır. Örneğin deney kadınlara da uygulanmış ve kadın deneklerin erkek deneklerle neredeyse aynı oranda otorite emirlerine itaat sergiledikleri görülmüştür. Başka bir varyasyonda ise deneğin yanına 2 otorite figürü konulmuş ve bu iki otorite figürü denek her voltajı yükselttiğinde kendi arlarında deneğin duyabileceği şekilde devam edip etmemeyi tartışmıştır. Böyle bir durumda ise denekler deneye devam edememiştir.

 

SONRA NE OLDU?

Deneklerin itaatkârlığı Milgram’ı rahatsız etti

Milgram deneklerin kötülük yaptıklarını düşünmemiştir. Aksine, bir zulmün parçası olan sıradan insanın sadece görevini yaptığını düşündüğünü düşünmüştür. Milgram’ın kullandığı yöntemler birçok sosyal psikoloğu rahatsız etmiş ve eleştirilere maruz kalmıştır. Onlara göre öğretmenlerin yani deneklerin çoğu terleyerek, titreyerek, dudaklarını ısırarak, kekeleyerek ıstırap yaşamışlardır. Milgram ise bu eleştirilerin aşırı derecede abartıldığına inanmaktadır. Fakat yine de deneyi 300 volttan önce bırakan deneklerin olmaması ve deneklerin itaatkârlığı Milgram’ı rahatsız etmiştir.

Deney sayesinde kişilerin inanç ve ahlak değerleriyle örtüşmeyen talimatlara otorite karşısında neler yapabilecekleri anlaşılmıştır. Milgram, sadece görevlerini yapan, kimseye bir zararı olmayan sıradan insanların korkunç bir yok etme işleminin bir parçası haline gelebileceklerini; yaptıkları şeyin kötü sonuçları olduğunu görmelerine rağmen pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğunu bu deney sayesinde gözlemlemiştir. “Milgram deneyi sonuçlarıyla psikolojinin etik kurallarını değiştirmiş, insanları vicdani duyarlıklarıyla karşı karşıya bırakmıştır. Deney sonuçları, psikoloji tarihinde etik ile ilgili yepyeni bir sayfa açmıştır. Sadece görevini yapan sıradan insanlar bile, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmektedir.”

Milgram daha sonra Otoriteye İtaat adlı kitap çıkarmış ve şu sözleri yazmıştır:

“Milyonlarca siyahinin ülkeye getirilip köle yapılması, Amerikan yerli nüfusunun imhası, Japon kökenli Amerikalıların toplama kamplarına tıkılması, Vietnamlı sivillere napalm kullanılması, demokratik bir toplumun otoritesince, toplumun itaati sağlanarak gerçekleştirildi.”

 

Kaynakça:

Aslan Öztezcan, B. (2019). BİLİMSEL YAYIN ETİĞİ VE ATIF:
BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN ETKİLERİYLE ORTAYA ÇIKAN ETİK SORUNLAR.
IShophos: Uluslararası Bilişim, Teknoloji ve Felsefe Dergisi. 3. 118.

Yükselbaba, Ü . (2017). MILGRAM EXPERIMENT ABOUT AUTHORITY AND OBEDIENCE.
Journal of Istanbul University Law Faculty , 75 (1) , 227-236 .

Yorum Yap

E-mail adresiniz paylaşılmayacaktır.