Harbiye Askeri Müzesi

Askeri alana dair birçok malzeme ve teçhizatın bulunduğu, her kesimden insana hitap eden Harbiye Askeri Müzesi, dünyanın en eski ordularından biri olan Türk ordusunu çeşitli yöntemlerle ziyaretçilerine anlatmaya çalışıyor. Bu ilgi çekici müzede herkesin görmesi gereken bir şey mutlaka bulunuyor!

Geçmişi 2200 yıl öncesine dayanan Türk ordusu dünyanın en köklü ordularından biri olma özelliğini taşımaktadır. 22 asır boyunca nice savaşlar ve muharebeler görmüş bu ordu, Türk milleti açısından da tartışılmayacak derecede bir kıymete sahiptir. Gelecek nesillere bu harplerin ve kahramanlıkların anlatılması da en az bu ordu kadar önemlidir; çünkü tarihini, nereden geldiğini, atalarının ne gibi zorluklar yaşadığını bilmeyen gençlik elbet bir gün sekteye uğrayacaktır.

Kuruluşundan günümüze kadarki zaman diliminde Türk ordusunun verdiği savaşlar, muharebeler ve gerçekleştirdiği kahramanlıklar Harbiye Askeri Müzesi’nde en iyi şekilde anlatılmaya çalışılmıştır. Dönemin malzemelerinin orjinal bir şekilde sergilenmesi ve gerekli bilgilerin verildiği açıklamalar ile ziyaretçinin müzeye olan merakının ve ordusuna olan aidiyetinin artırılması sağlanmak istenmiştir. Ziyaretçilerin çoğunun muhtemelen ismini dahi ilk defa duyduğu askeri teçhizatların olduğu bu müze, son yıllarda ziyaretçi sayısını gittikçe arttırmaktadır. Bu yazıda ise ayrıntılardan kaçınılarak, müze hakkında genel bir tanıtım verilmeye çalışılacaktır.

Askeriyenin kaynaklarına göre müzenin kuruluşu İstanbul’un fethinden hemen sonrasına yani 15. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Aya İrini Kilisesi’nde, savaşlarda kullanılan araç-gereçlerin toplanması ile müze oluşmaya başlamış, Ahmet Fethi Paşa’nın gayretleri ile müzenin ilk temelleri atılmıştır. 1940 yılına kadar Aya İrini’de kalan müze, savaş koşulları veya alan yetersizliği gibi sebeplerle birçok ayrı yerde bulunmuş; 1993 yılından beri ise şu an bulunduğu yere, Harbiye’ye (İstanbul) taşınmıştır. Yaklaşık 150 yıllık bir geçmişe sahip olan müze binası da hem tarihi olarak hem de bu binada eğitim gören öğrencilerin ülkenin önemli konumlarına gelmiş olması bakımında ayrıca bir öneme sahiptir. M. Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Alparslan Türkeş gibi siyasetçi ve askerlerin yanı sıra, Ömer Seyfettin ve Nabizade Nazım gibi yazarlar, Şeker Ahmet Paşa ve Osman Nuri Paşa gibi önemli ressamlar da bu sıralarda oturmuşlardır.

Harbiye Askeri Müzesinin eski bir görüntüsü

Müze kompleksine girildikten sonra ilk olarak bahçe gezildiğinde, Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’u fethi sırasında kullandığı dev şahi toplarının ve Seyid Onbaşı’nın Çanakkale Savaşının seyrini değiştiren atışını yaptığı topun da -orjinali olmasa bile- burada sergilendiği görülecektir. Ayrıca Amerikan yapımı olan ve 1993’e kadar Türkiye’de kullanılan bombardıman uçağı da bu bahçede yakından görülebilir. Top Yolu’nda ise farklı milletlere ve dönemlere ait onlarca top ve top mermileri orijinal haliyle ziyaretçilerini beklemektedirler.

Müze binasına girmeden birkaç hatırlatma yapılması yerinde olacaktır. İlk olarak ziyaretçilere kısa, orta ve uzun tur imkanı sunulmakta, yerlerde bulunan çizgiler takip edilerek bu turlar ziyaretçinin müzeye ayıracağı vakitlere göre ayarlanabilmektedir. Bir diğer önemli husus ise müzede ziyaretçiyi girişten çıkışa kadar bırakmayacak olan tablolardır. Yabancı ve yerli ressamların yanında askeriye öğrencileri tarafından yapılmış tablolar, gezilen salonların konusuna uygun olarak yerleştirilmişlerdir. Yaklaşık 300 adet resme sahip bir koleksiyonun bu müzede yer alması, ziyaretçilere salt bir askeri müze gezisinden daha fazlasını vermektedir.

Yaklaşık 300 adet resme sahip bir koleksiyonun bu müzede yer alması, ziyaretçilere salt bir askeri müze gezisinden daha fazlasını vermektedir.”

Sultan Abdülmecid’in Kılıç Alayı isimli tablo

Müze binasına girildiğinde ise tanıtım salonunu geçtikten sonra Türk ordusunun 22 asırlık serüveninin başlangıç yeri olan Mete Han zamanına bir yolculuk yapılır. 10’lu ordu sistemi, Türk göç yolu haritası, Turan taktiği gibi önemli olaylar panolara aktarılmış ve Çin Seddi’nin Türkler tarafından aşıldığını gösteren diorama da bu bölümde yer almıştır. (Müzede önemli savaşlar ya da olaylar diorama denilen üç boyutlu modellenerek ziyaretçiye o anı hissettirmeye çalışan mekanlardır.)

Müzede önemli savaşlar ya da olaylar diorama denilen üç boyutlu modellenerek ziyaretçiye o anı hissettirmeye çalışan mekanlardır.”

Daha sonra Selçuklu ve Osmanlı dönemindeki ordu sisteminden, yapılan önemli savaşlardan, Türk ordusunun seyrini değiştirecek önemli kararlardan bahsedilmiştir. Selçuklu sultanlarının ve Osmanlı padişahlarının portreleri tek tek resmedilmiş, onlara ait kılıçlar, miğferler, zırhlar, sancaklar sergilenmiştir. Orhan Gazi’nin miğferi belki de bu müzenin en önemli eserlerinden biri olabilir. Fatih Sultan Mehmed ve Yavuz Sultan Selim gibi önemli padişahlar için ayrı birer köşe hazırlanmış, İstanbul’un fethi ve 2 saatte Osmanlı ordusunun kesin zaferi ile sonuçlanan Mohaç Meydan Muharebesi gibi önemli olaylar diorama olarak modellenmiştir. Mohaç Meydan Muharebesi’nde mehteran ekibi tarafından kullanılan ve altı kişi tarafından anca kaldırılan kös -mehterlerde ortada bulunan büyük davul- kesinlikle görülmesi gereken eserler arasındadır.

Orhan Gazi Miğferi

Müzenin en önemli envanterini teşkil eden Osmanlı dönemi silahları gezerken en çok görülen eserlerdir. Kesici Silahlar Salonu, Savunma Silahları Salonu, Ateşli Silahlar Salonu Top Maketleri Salonu ve Top Teşhir Salonu gibi içerisinde onlarca Osmanlı döneminden kalma eserler barındıran salonlarda ziyaretçi, her dönemde kullanılan silahlar hakkında bilgi sahibi olabilmektedir. Demirden, pirinçten, çelikten, altından, gümüşten, tunçtan ve farklı farklı madenlerden yapılmış olan silahlar, kılıçlar, kamalar, hançerler, yatağanlar, baltalar, miğferler, kalkanlar, kolçaklar ve dizçekler bu kısımlarda tek tek görülüp incelenebilir.

Padişahlara ait değerli mücevheratla süslü kılıçların, at alınlıkların ve tüfeklerin, hem kesici hem de delici özelliğe sahip Halberd tipi silahların, farklı Avrupa milletlerine ait kapalı ve açık miğferlerin, iki metreye varan boyları olan tüfeklerin ve avuç içine sığacak kadar küçük tabancaların yanı sıra, timsah derisinden yapılmış kalkan, Sadrazam Mahmud Paşa’ya ait zırhlı gömlek, sekiz namlulu çakmaklı tabanca, Nuri Killigil’e ait numune tabanca, şehid ve gazilere yardım amacıyla Beyazıt’ta sergilenen ahşap top gibi özel eserler de en çok ilgi görenler arasındadır.

18. yyda Timsah derisinden yapılmış olan kalkan

Atatürk’ün de öğrenim gördüğü bu binanın bir odası o dönemin sınıflarına uygun olarak Harbiye mektebi sınıfı olarak dizayn edilmiş. Atatürk’e ayrılan bir diğer büyük salonda ise Atatürk’ün resimleri, şahsi eşyaları, madalya ve nişanları, kendisine hediye edilen objeler ile Anıtkabir, Erzurum ve Sivas Kongre binası, Birinci TBMM binası gibi önemli binaların maketleri bulunmaktadır.

Müzede ayrıca; zabitten onbaşıya, mızıkalı piyadeden jandarmaya kadar çok geniş bir kadrosu olan Osmanlı askeri teşkilatının kıyafetlerinin sergilendiği Askeri Kıyafetler Salonu, Osmanlı ve Cumhuriyet devrine ait yerli ve yabancı bazı bayrakların sergilendiği Sancaklar ve Bayraklar Salonu, Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar görevde bulunmuş Genelkurmay Başkanlarının tanıtıldığı ve şahsi eşyalarının sergilendiği Genelkurmay Başkanları salonu, Türklerin yaşamına çok önemli bir yere sahip olan çadırların sayeban (gölgelik), manşon, direk, alem gibi kısımlarının sergilendiği Çadırlar Galerisi, tüm dünya tarafından ülkemizi karalama kampanyası olarak kullanılan Ermeni sorununun belgeleriyle anlatıldığı Ermeni Sorunu Salonu, dünyanın en eski bando takımı olan mehter takımında kullanılan ekipmanların sergilendiği Mehter Enstrümanları Salonu gibi tematik salonlar da bulunmaktadır.

Son olarak, tabi ki bir askeri müzede ülkemizin en önemli askeri olaylarından olan I. Dünya Savaşı, Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Kore ve Kıbrıs Harekatları gibi savaşlara ve operasyonlara ayrı birer salon verilmemesi abes olurdu. Savaşların anlatıldığı salonlarda, bu savaşlara katılan askerlerin ve komutanların şahsi eşyaları, savaşta kullanılan teçhizatlar, silahlar, bayraklar, sancaklar, düşman siperlerinden ele geçirilen malzemeler gibi o olaya dair ne varsa halka açık bir şekilde teşhir edilmektedir. Enver Paşa’nın ve 57. Alay Komutanı Şehit Yarbay Hüseyin Avni Bey’e ait üniformalar ve Şehit Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel’e ait paraşüt bu kısımların en dikkat çekici eserlerindendir.

57. Alay Komutanı Şehit Yarbay Hüseyin Avni Bey’e ait üniforma

İstanbul’dan ve çevre illerdeki birçok okul, öğrencilerine kültür gezisi olarak bu müzeyi gezdirmektedir. Envanterinde barındırdığı eserler ile sadece gençlerin değil orta ve büyük yaştaki insanların da ilgisini çekmeyi başaran bu müze, ülkemizin ne zor şartlarda oluştuğunu ve bugünlere geldiğini unutmamamız açısından büyük öneme sahiptir. Sadece bazı önemli kısımlarından bahsettiğimiz Harbiye Askeri Müzesi, Türkiye’deki her vatandaşın gezmesi gereken müzelerde ilk sıralarda yer almalıdır.

NOT-1: Pandemi nedeniyle kapalı olan müze -aynı coşkuyu vermese de- sanal olarak gezilebilir.

NOT-2: Müzenin açık olduğu her gün saat 15:00-16:00 arasında ücretsiz olarak mehter konserine katılabilirsiniz.

NOT-3: Müze kompleksi içerisinde birçok sergiye ve etkinliğe ev sahipliği yapan salonlar, kütüphane, kantin, kafe ve hediyelik eşya gibi kısımlar da bulunmaktadır.

Leave a Reply

Your email address will not be published.