Avrupa’nın Radikal Savaşçıları: Töton Şövalyeleri

Önce bir sıhhiye birliği olarak kurulan Töton Şövalyeleri, zamanla bir saldırı birliği olarak Doğu Avrupa’daki seferleri ile güçlü bir siyasi odak haline gelmişlerdir. Zırhları kadar dini inançları da kuvvetli olan bu Katolik şövalyelerin paganlara ve heretiklere karşı zaferleri Ortodoks Ruslarla karşılaşana kadar devam etmiştir.

Orta Doğu’da Haçlı askerlerini tedavi edebilmek amacıyla hastane hizmeti sağlayan Töton Şövalyeleri kısa bir süre sonra askeri bir hüviyete bürünmüş ve Baltık bölgesinde paganlara karşı giriştikleri savaşlarla isimlerini duyurmuşlardır. Gerek yaşam tarzları ve askeri başarıları gerekse sahip oldukları radikal görüşlerle birçok araştırmaya konu olan Töton Şövalyeleri, Baltıkların Hristiyanlaşmasında kritik bir rol oynamışlardır.

Gerek yaşam tarzları ve askeri başarıları gerekse sahip oldukları radikal görüşlerle birçok araştırmaya konu olan Töton Şövalyeleri, Baltıkların Hristiyanlaşmasında kritik bir rol oynamışlardır.”

Haçlıların Akka Kuşatması’nda askerleri tedavi edebilmek amacıyla Almanlar tarafından kurulan Töton Şövalyeleri daha sonra askeri bir hüviyete bürünmüştü. Bizzat Papa tarafından da tanınan bu organizasyon, yaşadıkları yenilgiler ve Haçlıların Orta Doğu’daki son toprağı olan Akka’yı kaybetmeleri sonucunda Avrupa’ya geri dönmüşlerdi. Dinleri uğruna ölmeyi ve öldürmeyi göze alan bu sert savaşçıların asıl macerası Avrupa’da başlayacaktı.

Bu dönemde Doğu Avrupa ve Baltıklarda henüz tam anlamıyla bir düzen bulunmuyordu. Hristiyan olan Slavlar, pagan Slavlar, Kıpçaklar, Moğollar, Peçenekler, Litvanyalılar ve Ulahlar gibi birçok kavim bu bölgede bir mücadele içerisindeydi. İşte böyle bir ortamda Hristiyan Slavlardan olan Mozavya Dükü Konrad, Töton şövalyelerini Hristiyan topraklarını putperest paganların akınlarından korumak amacıyla davet etmişti. Bu davet Tötonlar için büyük bir fırsattı. Hem Hristiyan topraklarını paganlara karşı koruyarak kutsal bir vazifeyi üstlenecek hem de toprak fethedip ganimetler toplayarak tarikatlarını güçlendirebilecek, hatta bağımsız bir devlet olma yolunda ilerleyebileceklerdi.

Baltıklardaki pagan kavimler, Hristiyan krallıkları ve prenslikleri bir hayli rahatsız ediyordu. Birçok pagan kavmin temel geçim kaynağı Hristiyan topraklarına yapılan akınlardı. Dolayısıyla Töton Şövalyeleri sınır boylarına yerleştirilip olan bu akınları engelleyebilirdi. Lakin bir süre sonra amaç savunmadan çıkıp bir saldırıya dönüşmüştü. Baltıklardaki pagan kavimlerin Hristiyanlaştırılması amacıyla bizzat Papa’nın emriyle çeşitli seferler düzenlenmeye başladı. Töton Şövalyeleri bu seferlerin ana faktörü oldular. Kısa bir sürede elde edilen zaferler ve ganimetlerle beraber güçlenen tarikat, bölgede önemli bir siyasi güç haline geldi.

Töton Şövalyeleri’nin başarılarının kilit noktalarından bir tanesi inşa ettikleri kalelerdi.”

Töton Şövalyeleri’nin başarılarının kilit noktalarından bir tanesi inşa ettikleri kalelerdi. Sarp bölgelere inşa edilen kaleler Doğu Avrupa’nın soğuk kış aylarında şövalyelere hem sıcak bir barınak hem de sağlam bir karargah hizmeti sunuyordu. Yarı göçebe olan düşmanları kış aylarında yoğun bir soğukla mücadele ederken şövalyeler kalelerinin içinde güvendeydiler.

Malbork Kalesi, Tötonların inşa ettiği bu kale yüzey alanı bakımından dünyanın en büyük kalesidir.

Töton Şövalyeleri de dönemin diğer Katolik askeri tarikatları gibi çok sıkı kurallara sahipti. Şövalyelerin bekaretlerini hayatları boyunca koruması en önemli kurallardan birisiydi ve çok sıkı bir şekilde uygulanıyordu. Kurala uymayanlar ya tarikattan atılıyor ya da ağır cezalara çarptırılıyordu. Onun dışında şövalyelerin özel mülk edinmeleri de yasaktı. Böylece ganimet ve mal uğruna değil sadece dinleri ve tarikatları uğruna savaşmaları bekleniyordu. Herhangi bir özel hayata sahip olmayan şövalyeler aynı odalarda yaşar, aynı yemekhanede yemek yerler ve aynı kilisede beraber ibadet ederlerdi. Böylece savaşçılar arasında dostluk ve kardeşlik bağının kuvvetlenmesi hedeflenmekteydi.

Haçlı Pelerini

Haçlı Seferleri’nin akabinde üzerinde siyah haç bulunan beyaz pelerini sadece Tapınak Şövalyeleri giyebiliyordu. Bu, onlara bizzat Papa tarafından verilmiş bir ayrıcalıktı. Töton Şövalyeleri savaş sahalarında gösterdikleri başarılardan sonra bu pelerini giymeye hak kazanan ikinci tarikat olmuştu. Çok ağır zırhlar giyen şövalyelerin aynı zamanda atları da zırhlanırdı. Böylece bir nevi dönemin tank işlevini gören şövalyeler, kalabalık gruplara uzun kargılarıyla saldırırlardı. Ağır zırhları onları ok atışlarından korusa dahi büyük bir dezavantaja da sahipti. Eğer bir şövalye atından düşerse bu onun için ölüm fermanı gibi olurdu. Çünkü ağır zırhları onların hareket kabiliyetlerini sınırlar ve böylece düşmanlarına karşı savunmasız kalırlardı.

Eğer bir şövalye atından düşerse bu onun için ölüm fermanı gibi olurdu.”

Müslümanlara karşı başlatılan Haçlı Seferleri’nin yönünü Baltıklardaki pagan kavimlere doğru çeviren Tötonlar yüzlerce yıl bölgede önemli bir siyasi güç olmuşlardır. Kafir olarak nitelendirdikleri Ortodoks Ruslar karşısındaki yenilgilerle ilerlemeleri durmuş ve gerilemişlerdir. Tarikat günümüzde halen faal durumdadır. Dini okullar ve hayır işleriyle meşgul olan tarikatın günümüzdeki lideri Frank Bayar’dır.

Kaynakça:

Töton Şövalyelerinin Ortaya Çıkışı ve Geç Ortaçağ’da Kuzey Avrupa’da Tesiri – Halil Yavaş

The Teutonic Knights in the Holy Land, 1190-1291 – Morton Nicholas

The Teutonic Knigts and Baltic Chivalry – William Urban

Realm of History

Leave a Reply

Your email address will not be published.