Ağlamayana Mama, Ağlayana İhmal Yok

Bebeklerin emme dönemi bazı psikologlar tarafından ele alınmıştır. Freud’un oral dönem olarak ayırdığı, Erikson’ın güvene karşı güvensizlik krizi olarak değerlendirdiği bu dönemin krizleri doğru aşılmadığı sürece ileriki hayata da tesir eder.

Psikolojide insan gelişimini inceleyen bir alan var: Gelişim psikolojisi. Günümüzde psikologlar, gelişimin yaşam boyu olduğunu kabul ediyorlar. Gelişimin yaşam boyu olduğu ve bebeklikten yaşlılığa her dönemin kendi içinde farklı gelişimsel özelliklere sahip olduğu vurgulanıyor. Fakat bu durum eskiden böyle değildi. Eskiden, yani geleneksel yaklaşıma göre gelişim, doğumdan ergenliğe yoğun değişmeyi, yetişkinlikte çok az değişimi veya değişim olmadığını ve ileri yaşlarda gerilemeyi vurguluyordu.

Freud, Erikson, Piaget gibi isimler yaşamı evrelere ayırarak gelişimi incelediler. Özellikle çocuk gelişiminde çok önemli noktaları vurgulayan kuramlar ortaya koydular. Freud yaşamı psikoseksüel dönemlere, Erikson ise psikososyal dönemlere ayırdı. Piaget ise bilişsel süreçleri inceledi. Biz de sizler için gelişimdeki önemli noktaları aktarmaya çalışacağız. Freud’un tabiriyle, doğumdan sonraki ilk hazdan başlıyoruz: emmek.

Sağlıklı yetişkin insanlar gelişmiş beş duyuya sahiptir. Fakat yeni doğan bebekler çok kısıtlı bir görme kabiliyetine sahiptir, bebeklerin duyu gelişimleri doğduktan sonra da devam eder. Kendine çok yabancı bir dünyaya gelen bebeğin ilk aşamada kısıtlı bir görme kabiliyetine sahip olması, aslında mükemmel bir yaratılış mucizesi. Bebekler, böylece koskoca dünyaya aşamalı olarak maruz kalırlar. Bebekler anne karnında görsel olarak sadece ışığı algılayabilirler. Görsel başka bir uyaranın olmadığı güvenli anne karnından bambaşka bir dünyaya gelen bebeğin her şeyi bir anda görebilmesi büyük bir travma ve kaygıya sebep olacaktır.

Dokunma, tat ve koku en erken gelişen duyulardır. Tat tomurcukları anne karnındayken oluşur. Bebek sütün tadını ve kokusunu alabilecek donanımda dünyaya gelir. Dokunma duyusu da bebeğin memeyi bulabilmesi için önemlidir. Bebeklerin ağızlarının kenarına dokunduğumuzda refleks olarak hemen o tarafa yönelip emmeye çalışırlar. Bu emme döneminin, çocuğun ilerideki hayatına etkisini biliyor musunuz?

 

Freud: Oral Dönem

Freud, insanların haz odaklı olduğunu savunuyordu ve bu yüzden gelişimsel dönemleri de haz noktaları belirleyerek ayırdı. Freud’a göre ilk 0-1,5 yaş oral dönem olarak ayrılıyor. Yani bebeğin haz odağı ağzı. Bu dönemde idin egemenliği var. Yani bebekler sadece dürtüleriyle hareket ederler ve istedikleri şey hemen gerçekleşsin isterler. Bebeklerin odağı ağızları olduğu için ve aynı zamanda yeni dünyayı tanımada ilk olarak ağızlarını kullandıkları için, ellerine geçen yeni şeyleri de ilk olarak ağızlarına sokarlar.

Bebekler ilk başta dünyayı ağızlarıyla tanırlar

Bu dönemde yeterli doyuma ulaşamayan, ya da aşırı doyum alan bebekler oral evrede saplanabilirler. Bu duruma oral fiksasyon denir. Bu bireylerde ileride sürekli sakız çiğneme, küfürbazlık, sık sigara kullanımı gibi durumlar oluşabilir. Bunun oluşmaması için bebekler acıktıklarında çok geciktirmeden doyurmak, fakat bebek ihtiyaç hissetmeden de doyurmamak gerekir. İhtiyacını göstermeye vakit kalmadan doyurulan bebekler ilerde kendi ihtiyaçlarının farkına varmakta zorlanabilirler.

İhtiyacını göstermeye vakit kalmadan doyurulan bebekler ilerde kendi ihtiyaçlarının farkına varmakta zorlanabilirler.”

 

Erikson: Güvene Karşı Güvensizlik

Erikson ise psikososyal dönemler çerçevesinde hayatı sekiz döneme ayırmıştır. Her dönemin bir krizi vardır ve birey, bu krizleri doğru şekilde aşabildiğinde sağlıklı olur. Emme dönemini ilk 1 yıl olarak değerlendirir: Güvene karşı güvensizlik. Bebekler güvenli ana rahminden, öngörülemez bir dünyaya doğarlar. Bu dünyaya güvenip güvenemeyeceklerini anlamaya çalışırlar ve bunu ihtiyaçları üzerinden değerlendirirler. İhtiyacı olduğunda ağlamaya başlarlar ve bu ihtiyacı karşılanana kadar ağlamaya devam ederler. İhtiyaçları zamanında karşılanan bebekler güvenmeyi öğrenirler. Bebeklerin ihtiyaçlarını karşılamak için çok bekletmemek gerekir. Eğer bir ihmal söz konusuysa, bebeğin ihtiyaçları vaktinde karşılanmıyorsa, bebek için isteklerinin karşılanmadığı, güvensiz bir dünya profili oluşması olasıdır. Tabii yukarıda bahsettiğimiz gibi gerekmeden doyurmaya çalışmamaya da dikkat etmek gerekir.

İhtiyaçları zamanında karşılanan bebekler güvenmeyi öğrenirler”

Bebekler ihtiyaçları karşılanana kadar ağlarlar.

 

Melanie Klein: İyi Meme Kötü Meme

Melanie Klein, nesne ilişkileri ekolü kapsamında, iyi meme- kötü meme kavramlarını ortaya koymuştur. Nesne ilişkileri ekolü çocuğun hayatında önemli nesnelerle olan ilişkilerini ve bu ilişkiler esnasında yaşadıkları sorun ve hayal kırıklıklarını inceler. Aynı zamanda geçmişteki sorunlu ya da başarısız nesne ilişkilerinin bireyi başarısız olanların üzerinde yeniden başarı kazanana kadar onları temsil eden yeni nesnelere yansıtılarak devam ettirildiği üzerinde durur.

Klein’in meme kavramına göre, çocuğu besleyen, doyuran her istediğinde bulabildiği meme, iyi meme olarak kaydedilir, fazlasıyla süt ile dolu iken onu kendisine saklayan-esirgeyen meme ise kötü meme olarak kaydedilir. Klein aynı zamanda bebeklerin sadece memeyi değil, bir savunma mekanizması olarak dünyayı ve beraberinde anneyi de iyi ve kötü olarak ayırdıklarını söyler. Bebeğin olumlu deneyimleri, kötü ve yıkıcı deneyimlerden fazla ise bebek kaygıları ile daha iyi başa çıkabilir hale gelir ve bebeğin zihnindeki anne, meme ile sınırlı olmaktan çıkarak iyi ve kötü yanları ile bütün bir nesneye dönüşür.

Belki de her kadın için oldukça normal görünen emzirme döneminin aslında ne çok şey ifade ettiğine baktığımızda aslında önemli bir gerçekle yüzleşiyoruz. Küçüktür, anlamaz diye çocuklarımızın yanında belki de dikkat etmediğimiz şeyler muhakkak olacaktır. Fakat insanoğlu daha doğduğu andan itibaren anlamlandırmaya ve öğrenmeye başlıyor. İşte bu yüzden yaşam boyu gelişim psikolojisini öğrenmek, hem kendimiz için hem de sağlıklı çocuklar yetiştirmek için oldukça önemli.

 

Kaynakça:

Santrock, J. W. (2020). Yaşam Boyu Gelişim Gelişim Psikolojisi (G. Yüksel, Çev). Ankara: Nobel.

Psikoterapi

Can Güngen

Self Psikoloji

Leave a Reply

Your email address will not be published.