Asghar Farhadi’nin yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği A Separation, sizi bir aile trajedisinin tam ortasına taşıyor. Dalga dalga büyüyen bir ayrılık fikrinin bu denli karmaşık hale gelmesi sizi hem şaşırtacak hem de tanıdık bir hikayeye sürükleyecek.
Anlaşmazlıklar ve akabinde onları takip eden tartışmalar yaşamımızda yer etmiş hadiseler. Bu tip durumlarda kişinin, haklılığını gün yüzünde tutmaya çabalaması da bir o kadar tahmin edilebilir. Hatta zaman zaman haksız olduğunun bilincinde olduğu halde elindeki ezici kozları sonuna kadar tüketir insan, gerçeğin üstünü örtmek için. Bu çababir hayli trajikomiktir, zira gerçek her şeyin üstündedir.
Bu çaba bir hayli trajikomiktir, zira gerçek her şeyin üstündedir.“
İranlı sinemacı Asghar Farhadi, yaşadığı coğrafyanın toplumsal problemlerine filmlerinde eleştirel bir perspektifle oldukça yer veren ve bu tercihinden dolayı İran’daki belli kesimler tarafından ülke itibarını uluslararası arenada düşürdüğü sebep gösterilerek benimsenmeyen bir yönetmen. İran Kültür ve İslami Rehberlik Bakanlığı’nın Farhadi’nin İran’da film çekmesi bir süreliğine yasaklanan veya çektiği filmler İran’da gösterime girmeyen bazı sinemacılara destek verdiği konuşmalarının üzerine A Separation’ın çekimlerini 7 günlüğüne durdurması bu görüşün somut bir örneğidir. About Elly ile dikkatleri üzerine çekmiş olan yönetmenin sektördeki yerini ise A Separation ve The Salesman ile kazanmış olduğu Akademi ve çeşitli festival ödülleri sayesinde daha da belirginleştirmiştir.
A Separation, yönetmenin kariyerindeki zirve olmaya aday filmlerinden. Adalet arayışı ve bu yolda verilen tavizleri, bu tavizlerin niçin verildiğini derinlemesine irdeleyen bir yapım. Farhadi, yaşadığı çevreyi ve içerisinde büyüdüğü kültürü bütünüyle filmine ince ince işleyerek son derece organik ve realist bir atmosfer yaratmanın beraberinde bir çiftin boşanma süreci üzerinden bambaşka ayrılıklara, vicdan muhakemelerine ve de çetin irade savaşlarına dokunuyor. Gençlik dönemlerinde tanışıp filmlerinin de ilerisinde yönetmenliğine hayran kaldığı Ingmar Bergman’ın sinemasındaki complications behind simplicity (Tr. sadeliğin/sıradanlığın ardındaki karmaşa) fikri dikkatini çekmiş olacak ki günlük hayatta yaşanan anlaşmazlıkların irdelendikçe ne gibi yerlere evrilebileceği ve bu durum ilişiğindeki insanların ne derecede gerçek konseptinden uzaklaşabileceği hususu filmlerinde sık sık yer alıyor. Örnek vermek gerekirse, A Separation’ın açılış sahnesinde birkaç kimlik belgesinin fotokopisinin çekildiğini yani bir kopyasının elde edildiğini görüşümüz, o kimliklerin sahiplerinin her türlü coğrafyada rastlanabilecek sıradan insanlar olduğuna ve filmin niyetinin bir nevi bu sıradanlığın dahi oluşturabildiği çıkmazları didik didik etmek olduğuna dair bir ön izleme oluyor.
A Separation, yönetmenin kariyerindeki zirve olmaya aday filmlerinden.”
Film özelinde oluşturulan karakterler de merkeze alınan temalar kadar başarılı. Boşanma hadisesinde bir tarafta orta yolu bularak çözüme ulaşmaya uğraşan ve kızının geleceği ve iyiliği için ülkeden ayrılmak gibi önemli bir değişikliği göze alan bir anne (Simin/Leyla Hatemi) var. Bu noktada, Farhadi’nin katıldığı bir röportajda belirttiği üzere bir nevi göç niteliğindeki bu yolculuğun yalnızca fiziksel bir değişiklik olmamakla beraber kişinin geçmişinden feragat etmesini de gerektiren bir durum olduğunu akılda bulundurmak gerekir. Diğer taraftaysa milliyetçi duyguları ve babasına olan düşkünlüğü ağır basan, kesin ilkeleri olan ve bu doğrultuda kızını yetiştirmeye çabalayan bir baba (Nader/Peyman Moadi) var. Yönetmenliğinin yanında filmin senaristliğini de yapan Farhadi’nin titizlikle kurduğu ikilem ve bu durumun getirisi olarak film boyunca hemen hemen hiç düşmeyen tansiyon, film boyunca göze çarpıyor.
Nader’in net ilkeleri olmasına rağmen kendi menfaati için onlardan vazgeçiş süreci ve Raziye’nin dini endişeler taşıyan bir kadın olarak yaşadığı tereddütler seyirciye başarılı şekilde hissettiriliyor. Bu durum, ortada nasıl bir çatışma olursa olsun insan doğasındaki öz savunma amacıyla sığınılan kaçış refleksinin veya bunun yanında belki de uzun yıllardır süregelen gerçek konseptinden ayrılmamak üzerine bina edilmiş kişisel karar mekanizmasının en ufak suçlamada yahut yargılamada bireysel aklanmayı öncelediğinin bir dışavurumu niteliğindedir. Öncesinde de sözünü ettiğimiz, iyi niyetle alınan aksiyonların sonrasında başvurulan “x kişisinin iyiliğini gözetme” savunusu A Separation’da, o aksiyonu alanların kendilerini teselli etme yöntemine denk düşüyor. Gerçek, herkes için o kadar subjektif bir hal alıyor ki bir noktada o kişiselleştirilmiş gerçek algısı, kişinin kendisine de inandırıcı gelmemeye başlıyor. Nader’in katı kurallara sahip bir insan olarak kendi çıkarı söz konusu olduğunda o prensipleri terk edebildiği ve bu doğrultuda kibri sebebiyle affetme veya ortayı bulma yoluna yanaşmadığı da göz önünde bulundurulduğunda, kolektif bir esas olandan kopuş meydana geliyor.
Tanıklık ettiğimiz bu sancılı zaman zarfının nihayetindeyse film, açılışındaki gibi boşanma sekansıyla kapanıyor. Artık onca anlaşmazlık sonucu bir ayrılık tezahür etmiş ve filmde kullanılan tek müzik eseri ile seyirciye veda edilmektedir. Termeh gibi biz de zihnimizde bir sonuca vardığımızı düşünmek istesek de bunu sesli biçimde ifade edecek cesarete ya da kararlılığa sahip değilizdir. Film süresince seyirciye biçilen hakim rolü çerçevesinde içine düştüğümüz ikilem canlılığını korumaktadır. Üstelik hissedilen bu korkaklık, ikilemden kurtulamama ya da gerçek noktasında ortak görüşe varamama çıkmazları Farhadi tarafından kesinlikle çözülmesi gereken birer problem olarak lanse edilmiyor. Kısaca ifade etmek gerekirse, deneyimlenen anlaşmazlıklar kimsenin hayatında her zaman uzlaşma ile sonlanmaz, üzücü ve istenmeyen sonuçlar realitenin bir parçasıdır. Bu sebeple, zaten hayatımızı büyük küçük her türlü sorunla mücadele ederek sürdürürken hepsinin idealimizdeki gibi neticelenmesini beklemek çok da makul değildir ve bunu kabullenmek zaman zaman zorlayıcı olsa da yeri geldiğinde gereklidir.
İdealleri gerçekleştirme çabası kapsamında özellikle filmin kadın karakterlerine değinmek elzemdir. Simin’in, çocuğunun istikbali için verdiği mücadelenin farklı bir versiyonunu Raziye’de görürüz. İnancının da gereği olarak gelişen gerçeğe tutunma uğraşı, kızının yanında doğmamış bir çocuğun menfaatini de düşünmek zorunda olan bir kadın için dahil olduğu sosyal sınıf ve yakın çevresi hasebiyle pek de kolay gerçekleşmez. Termeh’nin henüz 10-11 yaşlarında bir kız çocuğu olarak ailesinin parçalanmasını önleme çabası da bu konuya bir örnektir. Daha geniş kapsamda yorumlayacak olursak film özelinde mekan İran olsa da küresel bir sorun olarak toplumun genelinin yanı sıra özellikle belli kesimlerinin hukukun yozlaşmışlığından ve adalete yeterince erişememekten muzdarip oluşu, öncesinde bahsettiğimiz gibi filmin hikayesinin paralelinde işlenen sorunlardan birine işaret eder.
Sonuç olarak, bu denli dramatik bir hikayeyi, kurduğu gerçekçi yapıyı kaybetmeden sunması ve teknik anlamda da kendinden ödün vermemesiyle A Separation, ne kadar başarılı ve özenli bir film olduğunu ispatlıyor. İçeriğin ön planda olduğu bir film olmasından kaynaklı olarak sinematografik ögeleriyle öne çıkmamasına rağmen totalde teknik ve sanatsal manada gayet doyurucu görüntülere sahip olduğu aşikar. Başka bir ifadeyle, sinemanın bütünselliğini elden bırakmayarak yaşamakta olduğumuz hayatın gerçeklerine tanıklık etmek adına tercih edilesi bir yapım olarak zihnimize kazınıyor.
Leave a Reply