2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti Kastamonu

Bir Gezi Rehberinden Fazlası: 2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti Kastamonu

Anadolu denilince akla gelen her kıstası karşılayan bir şehir olmasının yanı sıra yerli yabancı her bölgeden turistin ilgisini çekebilecek mimari eserleriyle tam bir kültür mirası olan Kastamonu, mutfak çeşitliliği ve doğal güzellikleriyle keşfedilmeyi bekliyor.

Düşünün ki Orta Karadeniz’de bir şehir, doğasıyla klasik Karadeniz ruhunu taşırken, mutfak kültürü ve yerel insanıyla Anadolu olmanın bir minyatürünü temsil ediyor. Uluslararası arenada 2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti olmasıyla kendine yer edinmiş olan bu kadim Anadolu şehri, kendine has yaşam tarzını coğrafi konumunun vermiş olduğu zenginlikle yirmi birinci yüzyılda dahi koruyabilmiş. Tarih öncesi çağlardan itibaren yerleşim yeri olarak kullanılan bu bölge, zamanla el değiştirse de süreç içerisinde Bizans İmparatorluğu, Anadolu Selçuklu Devleti, Moğollar, Candaroğulları Beyliği ve Osmanlı Devleti’nin himayesine girmiştir. Kurtuluş Savaşı zamanında ise Ankara’ya yakınlığı ve işgal altında olmaması sebebiyle İstiklal Yolu olarak kullanılmıştır.

Düşünün ki Orta Karadeniz’de bir şehir, doğasıyla klasik Karadeniz ruhunu taşırken, mutfak kültürü ve yerel insanıyla Anadolu olmanın bir minyatürünü temsil ediyor.”

Kastamonu birçok Anadolu şehri gibi kendine has bir birikime sahiptir. Ünlü Safranbolu evlerinin bir örneğini teşkil eden mimarisi ile şehir merkezinin yanı sıra, kırsal alanlarda da köylünün yaşam alanı olarak ilk tercihidir. Evlerin inşaat aşamalarına baktığımızda bölgenin çam ormanları ve gürgenlerle kaplı olması büyük avantaj sağlar. Ana malzeme her daim ahşap olsa da zamanla kültürel bozulma mimariye de yansımış ve betonarme kullanımı yaygınlaşmıştır. Klasik mimariyle inşaa edilmiş Kastamonu evlerinde alt kat samanlık veya ahırla birleşik bir hol olarak dizayn edilir ki bu kışın ısı yalıtımını sağlarken yazları da hayvancılıkla geçinen yöre halkını mesafelerden oluşan zahmetten büyük ölçüde kurtarır. Üst kata yani asıl yaşam alanlarına geçtiğimizde her oda ayrı bir ev olarak tasarlanmıştır. Geniş aile yapısının ihtiyaçlarına uygun olarak inşaa edilen bu odalar içerisinde modern anlamda şömine diyebileceğimiz lakin işlevsel olarak çok daha gelişmiş ocakları bulundururken, banyo yerine kullanılan bir bölme ve o oda ahalisine yetecek kadar tabak ve kaşık bulundurur. Mini bir mutfak görevi alan raflarda günlük hayatta bir insanın rutin ihtiyaçlarını karşılayacak her malzemeyi bulmak mümkündür. Ayrıca birçoğumuzun köylerinden aşina olduğu gömme dolaplarda yine yün yorganlar ve yer yatakları her daim gerek ev ahalisi gerek misafir için hazır bekletilir. Avlu kültürü olmadığı gibi her Karadeniz köyünde görebileceğimiz bir özellik olarak evler birbirinden bağımsız inşaa edilir ve daha çok yakın/uzak akrabalardan oluşan az nüfuslu köyler yaygındır.

Kastamonu şehir merkezi ve korunan klasik mimari

Diğer bir yandan nasıl ki Erzurum denilince Oltu taşı ve bu taşı sanata dönüştüren zanaatkarlar akla geliyorsa Kastamonu için de bu sanat türü bakır ve kalaycılık ile sağlanmaktadır. Küre ilçesindeki en büyük istihdam kaynağı olan bakır madenleri yakın tarihte bakır ustalığına ve dolayısıyla kalaycılık mesleğine rağbeti artırmıştır. Günümüzde yitip giden mesleklerden biri olsa da kalaycılık mesleğini devam ettirmeye çalışan ustalar hala mevcuttur. Kastamonu Bakırcılık Çarşısı’nda iki asırdır devam eden bakırcılık mesleğinin son ustalarından olan Raşit Yazıcı ise yitirilen bu zanaatin bu yüzyıldaki sayılı temsilcilerinden.

İlk paragrafta da bahsedildiği üzere Kastamonu Anadolu’ya dair her unsuru bünyesinde barındıran bir Karadeniz şehridir. Lakin bir özelliği var ki onu Karadeniz bölgesine dair genel geçer yargılardan ayırıyor: yemek kültürü ve mutfak alışkanlığı. Kastamonu, Doğu Karadeniz bölgesiyle karşılaştırıldığında unlu mamüller ve et ürünleri açısından daha çeşitli bir mutfağa sahiptir. Yöresel ürünleri birçok bağlamda Doğu Anadolu bölgesiyle benzerlik gösterse de baharat kullanımı ve sebzelerin çeşitliliği açısından kendine has üslubunu korumuştur. Kuyu kebabı, tirit, bandırma ve etli ekmek ana yemek kategorisinde karşımıza çıkar lakin asıl ün çekme helva ile tatlı alanından elde edilir. Saray mutfağına uzanan bu helvanın yapılışına dair birçok efsane anlatılır fakat en yaygını Kastamonu bölgesinde yaşayan bir ağa ve pek kıymetli kızının hikayesidir. Efsaneye göre  ağa, kızını öyle çok sever ki evlenmesine gönlü razı gelmez. Kızıyla evlenecek olanın ona layık olmasını ister ve son çare bir yarışma tertip eder. Biricik kızının saçından ince, teninden beyaz tatlıyı kim yaparsa kızını onunla evlendireceğini ilan eder ve meşhur çekme helva da bu oğlanlardan birinin tatlısı olarak tüm şehre yayılır ve günümüzdeki halini alır.

Kültür Başkenti Kastamonu
Klasik mimarinin kırsalda da kullanıldığına dair örnek: bir Kastamonu köyü

Son olarak Kastamonu tarih boyunca birçok devlet görmüş olmasının yanında kapalı bir kültür olarak kalmış ve benliğini birçok açıdan korumuştur. Az nüfuslu bir kent olması meslek çeşitliliği bakımından istihdam problemlerine sebep olsa da düşük nüfuslu şehir yerleşimi tarihi dokunun bozulmasını büyük ölçüde önlemiştir. Tüm bunlara  ilave olarak yöreye ait ağızlar ve Anadolu insanına mahsus şefkat her daim yerini korumuştur. Öte yandan kültürel alanda zenginliklere ev sahipliği yapan bu şehirde, sosyal hayatın gerçekleştirilmesindeki fiziksel ve geleneksel kapalılıktan kaynaklanan zorluklar ne yazık ki birçok Anadolu ilinde olduğu gibi yaşantıyı güçleştiren etmenlerdendir. Geleneklerine aile bağlamında sıkı sıkıya bağlı olan yöre halkı, küçük şehir-kapalı sosyal hayat ilkelerini benimserken, dışarıdan gelecek değişimlere de açık sayılmaz. Kısacası Kastamonu tıpkı geriye kalan tüm Anadolu şehirleri gibi tarihi mirasıyla göz doldururken, sosyal alanda gerçekleştirilecek yeniliklere kapalı olması hasebiyle modern olana adapte olmakta gecikmiş bir kültürel değerdir.

Öte yandan kültürel alanda zenginliklere ev sahipliği yapan bu şehirde, sosyal hayatın gerçekleştirilmesindeki fiziksel ve geleneksel kapalılıktan kaynaklanan zorluklar ne yazık ki birçok Anadolu ilinde olduğu gibi yaşantıyı güçleştiren etmenlerdendir.”

Leave a Reply

Your email address will not be published.