150 Yıllık Aşkın Talatı’na Farklı Bir Bakış

Yaklaşık yüz elli yıl önce kaleme alınan bir aşk hikayesi olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın anlamı ancak iki karakterin birlikte düşünülmesi ile mümkündür. Bütünlüklü düşünüldüğünde dönemin toplumsal yapısı ve yazarın birçok konuya dair kanaati eserde kendini göstermektedir.

Yaşamı boyunca memleketinin içinden çıkamadığı sorunlara kafa yormuş, bunlara dair çeşitli politik duruşlar sergilemiş Şemsettin Sami’nin roman türündeki tek eseridir Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat. Her ne kadar aksi kanıtlanmış olsa da günümüze dek ilk Türk romanı namıyla gelen bu eserde Sami, toplumun bazı reel problemlerini hikaye akışı içerisinde işlemiştir. Talat ve Fitnat karakterlerinin aşkı etrafında şekillenen roman; kadının eğitimi, görücü usulü evlilik, bürokrasideki çözülme ve cinsiyet rolleri gibi çeşitli konulara değinmiştir. Her bir karakter farklı bir sosyal meseleyi kendi hikayesi içerisinde barındırsa da, asıl karakterlerden Talat’ın hikayesi bizlere dönemin politik ve sosyal paradigmalarında nasıl bir çözülme gerçekleştiğini kendi başına gösterebilecek kadar renklendirilmiştir. Talat’ın memuriyet hayatındaki disiplinsiz tavrı ve aşkı için göze aldığı kadın kılığına girme durumu, Şemsettin Sami’nin Osmanlı beyefendisi imajını sorgulamak üzere kurguladığı olaylar olarak görülebilir.

Talat’ın memuriyet hayatındaki disiplinsiz tavrı ve aşkı için göze aldığı kadın kılığına girme durumu, Şemsettin Sami’nin Osmanlı beyefendisi imajını sorgulamak üzere kurguladığı olaylar olarak görülebilir.”

İyi bir ailenin çocuğu olan ve mektebi bitirdikten sonra bir devlet dairesinde çalışmaya başlayan Talat, kendisi için son derece mühim olan kişisel gündemini defalarca hiç çekinmeden devlet işine sadakatinin önüne koymuştur. Çoğunlukla devlete hizmetin kutsal ve ertelenemez olarak görüldüğü Osmanlı bürokrasisinin sivil ve şahsi problemlerini önceleyen memurlar tarafından işgal edildiğinin vurgulanması, Sami’nin sistemdeki problemlere işaret etme hedefi güderek ürettiği bir içerik olabilir. Nitekim güçlü bir aşkla vurulduğu Fitnat uğruna kaleme uğramayı birçok defa günün geç saatlerine bırakan Talat’ın, zaman zaman günün tamamını işe uğramadan geçirdiği de olmuştur. Bu memuriyet tutumu ne 21. yüzyıl Türkiye’sinde aşina olduğumuz, ne de ilerleme dönemindeki Osmanlı tarihinde karşılaştığımız bir tutumdur. Bugün milliyetçilik, vatana hizmet ve görev ahlakı gibi kavramlar üzerinden kutsanan memuriyete, ilerleme dönemi Osmanlısında da kul ve devlet hakkı gibi İslami mefhumlarla ehemmiyet kazandırılmıştır. 19. yüzyıl gerileme dönemi Osmanlısı ise bürokratik yapılanmasındaki ciddiyeti hemen hemen bütünüyle kaybetmiştir. Ortalama memur profili Talat gibi kişisel gündemleri resmî mesuliyetlerin önüne koyan kişilere evrilmiştir. Talat’ın duygusal hikayesi bir yana, hayatındaki bu gelişmelere nasıl duygusal ve sorumluluk bilincinden uzak tepkiler verdiği üzerinden okunabilecek bu bürokrasi çözülmesi, Sami’nin romanı yazarken dönemin politik problemlerini de bir kenara koymadığını gösterir.

Bir Erken Dönem Osmanlı Memuru

Talat’ın hikayesinde erken Osmanlı dönemi beyefendisi profiliyle kontrast oluşturan bir diğer nokta ise hikayesinde aşkı için kadın kılığına girmek gibi devasa bir riske yer verilmesidir. Babasının ölümünden bu yana evin tek erkeği olup annesi ve dadısınca sevgi ve saygınlıkla büyütülmüş Talat, aşkı için çok az erkeğin yapacağı bir şey yapmış ve defalarca kadın kılığına girmiştir. Eteği, takma saçı, yaşmak bağlanması ve uzun süre nakış dersi almasıyla esaslı bir kadınlık tecrübesi yaşamıştır. Öyle ki sokakta kendisinin kadın olduğundan şüphe duymayan erkekler tarafından sözlü tacize bile uğramıştır. Aşk için alınan bu risk cinsiyet rollerinin had safhada olduğu, kadın ve erkek yaşam alanlarının net çizgilerle ayrıldığı Osmanlı toplumu içinde alışılmadık bir durumdur. Talat’ın kadın kılığına bürünmesi üzerinden kadınların sosyal alanlarda yaşadıkları zorluklar ve erkeğin bir kadın için alabileceği riskin sınırları gibi noktalar işlenmiştir. Ailesi ya da tanıdıkları tarafından görüldüğünde büyük bir rezalet yaşayacağını ön görmesine rağmen, Talat dış görünüş ve davranış olarak feminen bir tavır almaktan gocunmamıştır. Sevdiği kadın için maskülenitesine zarar gelme ihtimalini kolayca göze almıştır. Belki de Talat’ın gözünde beyefendi olmanın, devlet memuru olmanın toplumda olduğu gibi ağır ve karizmatik bir anlamı dahi yoktur. Bu açıdan bakıldığında 19. yüzyıl roman okuyucusuna hayret verici gelebilecek bu kılık değiştirme aksiyonu, Sami’nin Talat üzerinden erkeklik methiyesini tiye aldığını, bir kadının aşkı için erkekliğin hiçe sayılabileceğini düşündüğünü göstermektedir.

Belki de Talat’ın gözünde beyefendi olmanın, devlet memuru olmanın toplumda olduğu gibi ağır ve karizmatik bir anlamı dahi yoktur.”

Roman gibi konusunu hayatın direkt olarak içinden alan bir edebi türün, toplumsal değişim hayalleri kuran genç bir yazarı, amacı doğrultusunda kullanmak adına heyecanlandırması gayet tabiidir. Şemsettin Sami bu ilk roman denemesinde didaktik anlatımı pek ustaca kullanamamış olsa da dert ettiği toplumsal problemlerin hemen hemen her birini anlatı içerisinde barındırmıştır. Talat karakteri üzerinden verilmeye çalışılan birçok mesaj arasında, zamanın sosyolojik ve politik durumuna ışık tutar nitelikteki bürokratik çözülme ve erkek kavramına yapılan eleştiri kanımca romanın en değerli anlatılarındandır.

 

Kaynakça:

Sami, Ş. (2020), Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Leave a Reply

Your email address will not be published.